Tarihe baktığımızda, farklı şekillerle de olsa darbelerden uzak
yaşamadığımız görülür.
Cumhuriyet tarihi ile birçok, isyan, darbe ve suikast teşebbüsleri
olmuş ve bunların çoğu bastırılmıştır.
27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde de “güya! Hukuk adına”
tarihe kan bulaşmış, kıymetli devlet adamları ve birçok genç
darağacına gönderilmiştir.
Cumhuriyet tarihinin ilk başarılı darbesi 27 Mayıs 1960’da
gerçekleşmiş ve , peşinden iki defa daha darbe teşebbüsünde
bulunulmuştur. Darbe teşebbüsünde başarısız olanlardan idam edilenler
olmuştur.
1971’e gelindiğinde meşru hükümete karşı kuvvet komutanları, muhtıra
verilmiş ve zoraki hükümet değişikliği sağlanmıştır.
Gelen hükümetler askeri vesayetle yine idamlara imza atmış ve
gençlerimizden idam sehpasına gönderilenler olmuştur.
İnsan hayatına son vermenin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağı
bilindiği halde Türkiye’de ki ‘aydınlar’ idam mahkûmlarının siyasi
kimliğine bakılmış ve idamlara da senden benden saçmalıklarıyla
topyekûn karşı çıkılmamıştır.
DARBELİ GÜNLERE NASIL GELİNMİŞTİR:
14 Mayıs 1950 seçimlerin de halk “ o günkü ceberut CHP
yöneticilerinden kurtulmak için” Demokrat Partiyi iktidara
getirmiştir.
Bu hareket Menderes’in ( üç) arkadaşıyla 1946 yılında CHP’den
ayrılmasıyla başlamıştır.
27 Mayıs 1960 darbesinde idam edilenlerin sayısı da (üçtür) bu konu
bize ipucu vermekte ve bir şey söylemektedir.
Tek partili dönem yokluk kıtlık ve baskılar dönemi olarak tarihe
geçmiştir. Menderesin iktidarı halk üzerindeki baskıları kaldırıp, yol
ve su gibi temel hizmetleri halkın ayağına getirmiş, halkın manevi
değerlerine saygılı olduğunu da ezanın aslına uygun okunmasını
sağlamakla göstermiştir.
Başka birçok nedenden dolayı da halk Menderes’i sevilmiştir.
Halk iradesine rağmen darbeciler 27 Mayıs 1960 darbesi ile (Halkın
Demir kırat dediği) Demokrat Parti iktidarını devirmiştir.
Halk maruz kalınan darbeye ses çıkaramamış İhtilalin peşinden ülkeye
hizmet etmiş ve halkı tarafından sevilen Başbakan la iki bakanının
idam sehpasına gönderilişini acı ve buruk bir sabırla takip etmiştir.
Baskılarla sindirilen ve korkutulan halk ihtilal ve idamlara ses
çıkaramamış ama insanımızdaki sosyolojik etkiyle sandığın önüne
gelmesini beklemiştir.
Anayasayı çiğneyerek, İhtilal yapanlar, 1924 Anayasasını, rafa
kaldırmış Cunta yöntemince kurdurulan hukuk dışı mahkemede DP’lileri
garip şekilde Anayasayı ihlalden yargılamıştır.
Bebek davası köpek davası gibi eften püften meseleleri dava konusu
ederek Merhum Menderes ve arkadaşlarını “Düşükler” ifadesiyle
aşağılamaya ve halkın gözünde küçük düşürmeye çalışmıştır.
Mahkeme Savcısı Ömer Altay Egesel suçlamalar yaparken hukuki delil
bulmada zorlanmış ve mahkeme başkanı Salim Başol’da ülkeye hizmet
etmiş bu insanlara kaba davranışlar göstermiştir.
Başta Menderes olmak üzere tüm arkadaşları duruşmalarda azarlanmış ve
birçok hakarete maruz bırakılmıştır.
Savunma yapma hak ve fırsatı verilmemiş ve ülkemizde darbeciler eliyle
bir hukuk garabeti yaşatılmıştır.
Bu ayıbın arkasından 60 yıl geçmiştir. Maalesef ki Türkiye Hala 12
Eylül 1980 Darbecilerinin yaptığı Anayasayla İdare edilmektedir.
Dünya normlarına uygun bir anayasa yapamama ayıbı ile ne zamana kadar
gidilecek bilemiyorum.
Yeni anayasa yapmadan geç bu güne kadar darbecilerin yaptığı anayasada
ki değişiklikler bile en demokrat görünümlü insanlarca engellenmiş ve
bir bakıma Türkiye nin önü tıkanmaya çalışılmıştır.
Yazıyı kaleme aldığım 12 Eylül 2019 Kenan Evren’in 5 Kişilik bir
cuntayla idareye el koyduğu günün 40.yılı.
Bu cuntacılar da ülkede adalet sağlama adına bir sağdan bir soldan
mantığı ile gençlerimizi darağacına çekmekten çekinmemiş ve halkın
vicdanında mahkûm olmuşlardır.
Ama yaptıkları darbelerle sonraki darbecilerin iştahını kabartmışlar,
12 Eylül darbesi son olmamış peşinden 28 Şubat’ı ve 15 Temmuzları bu
millete bir ayıp olarak yaşatmışlardır.
27 Mayıs,12 Eylül, 71(muhtıra) 28 Şubat ve 15 Temmuz darbelerini ve
her türlü kalkışmayı kınıyor.
Tüm şehitlerimizle birlikte 16/17 Eylül 1961 de idam edilen Menderes
ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum.
Türkiye’mizin her türlü darbe ve dayatmadan uzak kalmasını istiyorum.
Ve insanımızın güzel yaşama hakkı olduğuna inanıyorum.
Hoşça kalın.
Nezih Yıldırım 12.9.2020