DİKKAT! SAHTE SİGORTALI ÇIKABİLİR!

Eklenme Tarihi: 30 Temmuz 2023, Pazar - 08:28   Okunma Sayısı: 8993
Basın İlan Kurumu (BİK) mevzuatında belirtilen yerel gazetelerin kadro yapısı içinde bulunan 21. Maddede şöyle denilmekte;

“…Asgari kadroda beyan edilen fikir işçileri gazetelerde yazılı sözleşmelerinde belirtilen görevler dışında iş yapamazlar. Ve bu fikir işçileri başka bir iş ve başka bir işyerinde gazetecilik mesleği dışında herhangi bir faaliyette bulunamaz”

 

Yukarıda belirtilen husus Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı onaylı bir yasadır. Buna istinaden devlet nasıl zarara uğratılmış ve bu konu ile ilgili olarak en küçük bir yaptırım nasıl uygulanmamıştır, devleti kimlerin nasıl zarara uğrattıklarını aktaracağız ve haksız kazanç elde ettiklerini bu haberde okuyacaksınız.

Bizler yıllardır bu konu hakkında yazıyoruz ve mücadele ediyoruz. 2012 yılında Sinop’ta yerel gazeteler ile ilgili Sinop Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. 8 aylık bir araştırmayla Sinop’ta yerel gazetelerin bazılarında ‘sahte sigortalı işçi’ çalıştırdıkları kişileri tespit ettik ve Cumhuriyet Başsavcılığı konuya el atarak inceleme, araştırma ve soruşturma ile ilgili yetkili yerlere yazısını gönderdi. Bu kapsamda 1 yıl kadar süren denetimler ve araştırmalar sonucun da SGK denetmenlerinin tutmuş olduğu rapor Sinop Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Bu arada sigorta müdürüne de baskı yaptılar. Gazete sahipleri denetmenlerin tutmuş olduğu raporu geri istedi, yani tekrardan rapor düzenlettirmek için. Bu haksız kazanç elde edenlerin suçu yokmuş gibi. Tabi bu arada siyasiler de devrede idi o dönem müdür bey tekrar rapor düzenlenmek istedi fakat tutmadı. Adliye’ye giren bir rapor geri istenir mi? Malumatınız üzere müdürün işgüzarlığı bu kadardı o günlerde… Bu kişiler hakkında Sinop Ağır Ceza’da mahkeme görülür ve burada yargılanan kişiler ve sigortası iptal olan kişiler hakim karşısına çıkarlar ve SGK’nin tutmuş olduğu rapora istinaden Sinop’ta yayın hayatına devam eden Bizimkaradeniz, Haber57 ve Flaşhaber gazetelerinde sigorta iptalleri gerçekleşir. Bununla beraber diğer Bizimkaradeniz gazetesinde 2 kişinin sigortası iptal olur, devlet 360 bin lira cezasını keser bu gazeteye ve bu gazete buna istinaden 5 ay önce yayın hayatını sonlandırır. Haber57 ve Flaşhaber gazetelerinde toplamda 24 kişi sigorta bildirimi bulunmaktadır o dönem ve bu 24 kişi burada çalışıyor gözükmekte resmi olarak, fakat benim ve SGK denetmenlerinin yapmış olduğu ve alınan ifadelere istinaden bu iki gazeteden toplam  6 kişinin sigortası iptal olur ve daha sonra konu Yargıtay’a taşınır. Savcılık karara itiraz eder, dosya halen Yargıtay’dadır bu dosya CEZA dava dosyasıdır bunu bazı işgüzarlar devletin memuru sigorta iptalleri ile karıştırmakta, sigortalılık süreleri iptal edilmişti zaten bu kişilerin. Bu arada SGK Haber57 ve Flaşhaber gazetelerine yaptıkları usulsüzlük nedeni ile 30.000 TL ceza keser ve ilaç, rapor, yol ücretlerini geri ister. Adı geçen gazeteler bu cezayı öderler o dönem. Bu kişilerin muhabirlik sözleşmeleri, asgari kadro bordroları, 6 aylık icmal varakalarda isimlerinin olması gerekir. Valiliğe verilen tüm belgelerin tam olması gerekmekte. Devlet bizlere ilan yayınladığımız için ödeme yapıyor; yani devletin arşivinde hepsi olması gerekmekte ve bu evraklar vali, vali yardımcılarının, basın müdürünün, vergi denetmeninin, denetim yapan gazetecinin imzası altında kayıt altına alınmakta…

Peki bu gazeteler neden bu kadar sigortalı işçiyi çalışıyor gösteriyor? Konu şu; 10 kişinin üzeri işçi çalıştıran işletme o yıllarda teşvik kapsamına giriyordu, iki gazete olduğu için de 24 kişi gösteriliyor ve bizim meslekte ‘yıpranma payı’ geçerli olduğu için de bu kişiler ‘erkenden emekli olabilmek’ adına burada çalışıyor olarak gösteriliyordu. Baldız, enişte, kayınço, hanımı, kızı, bacanağı, görümce, halası… yani aile şirketi gibi…

Bu arada bu 6 kişinin sigortası iptal oldu. Yerel gazetelerin o dönem çalıştırmak zorunda olduğu fikir işçisi sayısı 5’ti. Yani gazeteciler, ‘gazetecilik mesleği dışında farklı iş yapamaz’ denilmiştir yasada fakat malum hepsi vardı o dönem. Şuan bu asgari sayı 4’e düşürüldü. Bu gazeteler sigorta denetimlerinin başladığı sürede 15 metre kare bir yerde hazırlanıyor, daha sonra 4 kişi ayrılıp sigortalı çalışan sayısı 20 kişiye iniyor, normal mi sizce bu? Köydeki teyzeden tutun da fotoğrafçısına varana kadar herkes sigortalı idi bu gazetelerde. Bizim davadan sonra bu iki gazete sigortalı sayısını 10 kişiye indirildi, oldukça ilginç bir durum! 24 kişi olan çalışan sayısı bir anda 10 kişiye iniyor. Ben bu olaya el atmasaydım devletten şuanda haksız yere emekli maaşı alacaklar vardı, yani ben görevimi yaptım, bir gazeteci olarak araştırdım, buldum, devlet de gerekeni yaptı. Biz gazete olarak vatandaşa olan sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Şayet biz bunları bilip de yazmasak 84 milyonun hakkını nasıl öderiz?

Ayrıca ifadelere bakılırsa matbaada temizlik işlerine bakan mı, şoförlük yapan mı dersiniz, bir diğeri yine matbaada baskı ve temizlik yaptığını beyan ediyor, bir diğeri muhabirim fakat matbaaya da yardım ediyorum diyen mi dersiniz bunun gibi birbirinden alakasız beyanlar vardı tutulan raporlarda. Bu arkadaşların bir çoğunun gazetecilik üzerine hiçbir becerileri yok üstelik, ilkokul mezunu bir diğer teyze muhabir olduğunu söylüyor fakat hiçbiri birini tanımıyor. İfadelerinde köyde ürettiğimiz yumurta, süt ve yoğurtları satıyoruz, belli müşterilerimiz var diyor, bir teyzem Sinop merkezde dolaştığını ve haber topladığını beyan ediyor ve Osman Aksu’nun eniştesi olduğunu beyan ediyor, diğer biri şoför olarak çalışıyorum ayrıca matbaada çalışıyorum diyor. Ayrıca köyden pazara müşteri taşıdığını beyan ediyor. Yine ÇALIŞTIĞI DOLMUŞUN PLAKASINA KADAR VERİYOR. Osman Aksu’nun da eniştesi olduğunu ifade ediyor, matbaada yardım ettiğini söylüyor, matbaada çalışanlar Sinan Ergen, Azmi Gül, Ahmet Çalmaç, Hasan Özdemir ve İbrahim Aslan diye ifade veriyor. Yani küçük bir matbaa, bir makine var; bir makinanın başında 5 kişi var, diğer 1 kişi ise ifadesinde gazetenin sayfa editörlüğünü yapmadığını beyan ediyor, fakat Flaşhaber gazetesinin Yazı İşleri Müdürü ifadesinde sayfa editörü diyor bu kişiyi, şimdi kim doğru söylüyor? Diğer bir muhabir Nurgül Özkoç 2011 yılında çalışmaya başlıyor, sonra denetim olacağını öğrenen Osman Aksu’nun yanından ayrılıyor. Devletin arşivlerinde var bu kişiler, şuan esameleri yok ve bu süre içerisinde çalıştığını beyan eden Özkoç, diğer çalışanları tanımadığını beyan ediyor. Yani 15 metre kare olan bir yerde çalışanları bilmiyor! Daha sonra SGK’da çalışan bir memurun eşi olan Meliha Atalay da ifadesinde gazetecilik üzerine bir eğitimin olmadığını, basın kartının olmadığını beyan ediyor, bu kişi burada sigortalı çalışan, dikkat edin! Diğer taraftan Sinan Ergen grafik tasarım işlerini yaptığını ve Haber57 gazetesinin temsilcisi olduğunu beyan ediyor fakat gazetecilik üzerine herhangi bir eğitim almadığını beyan ediyor, fotoğrafçı dükkanının olduğunu beyan ediyor ve müfettişin bugünkü gazetenin manşeti nedir diye soru yöneltmesi karşılığında gazetenin manşetini biliyorum fakat hatırlamıyorum diye beyan veriyor. Yani grafik tasarım yapan kişi manşette ne olduğunu bilmiyor! Ayrıca ifadesinde akşam 6’dan sonra işlerinin bittiğini ve gece gazeteyi baskıya verdiğini beyan ediyor. Arda kalan zamanlarda fotoğrafçı dükkanının olduğunu beyan ediyor fakat 24 kişi olan işyerinde sadece ifade veren 13 kişi, 8 kişi neyin ne olduğunu bilmiyor!

Diğer 7 kişi kayıp! Kısacası yani onların ifadelerine ulaşamıyorlar. Onlar kim bilir hangi şehirde veya hangi işte çalışıyorlar belli değil! Yerel bir gazete, gazetesinde 5 kişi çalıştırmak zorunda, yani devlet sana ilan veriyorsa, istihdam yarat diye veriyor. Üniversite’den mezun olmuş çocuklar boş gezerken gazetecilik bölümünden mezun olmuş, iş bulamazken sen 5 kişi ile 2 gazete birden çıkaramazsın diyor ve bu çalışan kişiler o gazetede çalışacak diyor yasa. Şuan bu iki gazetede 10 kişi çalışıyor gözükmekte. 10 kişi olarak toplu bir fotoğraf verin de bir görelim bakalım şu muhabirlerinizi! Yasa demiyor ki önüne gelen gazete kursun, beklesin 36 ay sonra hak kazansın, ilan almaya başlasın. Haram yemek yok, biz gazeteciliğimizi konuşturduk ve devam ediyoruz. Yani kısaca bu haberler yalan ve iftira içeriyorsa Cumhuriyet Başsavcılığı orada, gidersiniz şikâyetçi olursunuz, açarsınız bir dava görülür hesabımızı veririz. Fakat sizde o cesaret olmadığı için biz doğruları, gerçekleri yazarız, yetim hakkı yemedik, iftira atmadık. Zamanında biz Sinop’ta ilk renkli günlük gazete çıkartmaya başladığımızda ertesi gün şikayet etti bizi bu ‘saatçi’ kardeş ve birkaç çakal! Ancak biz tüm bu olanlara rağmen 1 yıl boyunca renkli gazetemizi çıkarttık. Bu şikayete istinaden Valilik tarafından denetlendik. Olanlara bakın; bizi SGK’ye şikayet ettiler yine bir şey çıkartamadılar, ‘naylon fatura kullanıyorlar’ diye Maliye’ye şikayet ettiler fakat yine bir şey çıkartamadılar… Yani bizim gibi olacaksınız, araştıracaksın, soruşturacaksın, evrağına ulaşacaksın sonra haberini yapacaksın. Bizim işimiz –mış’larla, -muş’larla olmuyor. Biz hepinize hodri meydan dedik. Bizler mücadeleyi severiz ama erkekçe olursa!

Bu arada bu yolsuzluk ve usulsüzlüğü ortaya çıkaran biziz. Biz asgari kadroda sahte sigortalıları tespit etmişiz ve bu kişilerin sigortası iptal edilmiş. Bazı işgüzarlar da bir kişiyi asgari kadroya geçirtmişler sahte evraklarla yani bizler sahte sigortalılıkla ilgili gerekeni yapmışız. Bazı işgüzar devletin memuru sıkıntı yok demiş. Bu durum da henüz 1 ay içerisinde oldu…

 

 

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

HABER ARŞİVİ


KÖŞE YAZARLARI