Ülkemizdeki resmi kuruluşlarımızın kılcal damarlarına kadar giren Gülen Hareketinin değişik açılardan deşifre edildiği kitap, bildiklerimizin yinelenmesi yanında şaşırarak okuyacağımız kadar ayrıntılarla da dolu…
3 bölüm halinde düzenlenen kitapta, 1. Bölümde AKP’li ve FETÖ’cü bir kişi üzerinden kurgulanan FETÖ borsasının nasıl işlediğini örnek ve sonuçlarıyla okuyoruz. “İçlerinde kimler yok! Ülkede iktidar olan AKP’nin eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen ve suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş. Bu isimler nasıl mı yan yana geldi? Sırayla anlatalım” diyerek borsa açıklanmaya başlıyor.
“Örgüt, kendine karşı harekete geçilmesinden önce Emniyet içerisindeki adamları tarafından bilgilendiriliyor, ardından gerekli tedbirleri alıyordu. Suç örgütü bu yöntemi aynı zamanda haklarında FETÖ soruşturması olan işadamlarının güvenini kazanarak ‘Sizi bu soruşturmadan kurtaracağız’ vaadiyle çıkar sağlamak için de kullanıyordu.”
“Tek bilinen şey ise Ahmet Kurtuluş’un hapisten çıktıktan sonra yakın çevresine ‘Konuşacağım. Her şeyi anlatacağım’ dedikten sonra şüpheli bir şekilde öldürülmesi olacaktı.”
“Bağış isteme işinde de CB Tayyip Erdoğan’ın adını kullanarak yaptılar. Nasıl mı? ‘Sayın CB’mız Ensar Vakfı’nı sever, değer verir. Buraya bir miktar yardım yapacağız. Birkaç hafta içinde sorunlar ortadan kalkacak. Sen ilk başta 3 milyon dolar bağış yap. Sonra bakarız’ dediler. Tam bir borsa! Ahmet Küçükbay şoke oldu. Dahası da var. Bağışı da nakit istediler! Şimdi Küçükbay’ın oğlu Akif’e dönelim. İşte tam burada Akif Küçükbay’ın anlatımları FETÖ’den kurtarma yalanlarıyla insanların nasıl dolandırıldığı daha da netleşiyor.”
2. Bölüm “TSK içindeki dinciler” bölümü ele alınıyor. Prof. Dr. Esergül Balcı’nın çalışmasına yer veriliyor. “Polis Akademisi’nin ‘Yeni nesil terör: FETÖ’nün analizi’ raporunda FETÖ-IŞİD benzetmesinin yanı sıra FETÖ’den boşalan yerlere devletin içinde örgütlenmeye hevesli başka grupların geçmesinin engellenmesi gerektiği de anlatılacaktı.”
“Cihat anlayışı, Ortadoğu toplumlarında silahla din için savaşmayı içermektedir. Eğitimdeki değişmeler de bu amaç için yapılmaktadır. Bu bağlamda tarikatlarla yapılan işbirliği de bunun bir parçasıdır. 2023’e kadar hedef; itaatkâr, sorgulamayan, düşünmeyen, yaratıcı olmayan, estetik ve sanattan uzak her şeyi kabul eden, şükreden, geleceği bu dünya yerine ahirette arayan nesiller yetiştirmektir.”
Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların 400 kolu bulunmaktadır. Sadece İstanbul’da 445 tekke faaliyetlerini açıktan sürdürmektedir. Çoğunluğu İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere 800’ün üzerinde faal medrese bulunmaktadır.”
3. Bölümde ise “Üniformalı sanıklar” anlatılıyor. Yazılı ve görsel basında yüzlercesinin adını gördüklerimizin bir kısmı burada yer alıyor. Bilgilerimizi tazelemek adına okumaya değer bir kitap, hele bu seçim döneminde kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gösterenleri anlamak açısından…
İyi okumalar dileği ile. (22.4.2023)
