O GÜNLERİ DE GÖRÜR MÜYÜZ?

Köşe Yazarı: Ziya EROĞLU   Eklenme Tarihi: 21 Nisan 2024, Pazar - 17:31   Okunma Sayısı: 469

Öyle bizim zamanımızda yüzme kursları filan yoktu. Biz yüzmeyi kendi deneyimlerimizle kendi kendimize öğrendik. Benim ilk yüzme denemelerim de 1968 yılına tekabül eder. O zaman daha beş yaşındaydım, evde şortlarımızı giydiğimiz gibi doğru iskelenin girişinde bulunan kumsalda alırdık soluğu.

Kumsaldan az ilerlediğimizde boyumuzu geçmezdi deniz. Az ilerde ise kayalıklar vardı, daha ileri gitmez, hemen oradan geri dönerdik. Zamanla yüzme becerimiz daha da gelişti.

İşte tam orada kayalıklarda  durur, geri gelirdik. Zamanla yüzmeyi daha iyi öğrendikten sonra iskelenin dubalarına tutunarak aşağıya inerdik. Önce merdiven denilen bölümde midye cıkartırdık. Biliyorduk ki en büyük midyeler  hep iskelenin ucundaydı. Ama iskelenin ucuna gitmek kolay değildi, içimizde hep o korku vardı.  Bizim için iskelenin ucunda hep bir endişe verici bir hava vardı. Belki yıllar önce köselerin, yolcu kayığının sahil güvenlik botu ile çarpışmasından sonra meydana gelen kazadan kaynaklanıyordu.

İskelenin kumsalında denizde yüzerken ne giriş parası vardı ne de çıkış parası. O zaman her yer bizimdi. Hafta sonları ailelerimizle birlikte orman dairesine gidilirdi. Bütün Sinop oradaydı. Izgaralar yapılır, dolmalar yenilir, denizde özgürce yüzülürdü.

Ama ne olduysa oldu, sonradan her yer, ama kelimenin tam anlamıyla her yer işgal edildi.

Mobilden tutun karakum tesislerine kadar yolun karşı tarafındaki tesisi alan deniz kenarını da tuttu  ve orayı da tesise dönüştürdü. Kimse dokunmadığı için birden orayı kendi mülkiyeti sandı ve daha çok yatırım yapmaya başladı. Önce şezlonglar, sonra güneşlikler kiralama, derken giriş parasına kadar gitti. İlk başta cüzi rakamlar alınsa bile son yıllarda fahiş fiyatlar gibi giriş ücretleri alınmaya başladı.

İşin özünde otel sahiplerinin yaptığı olay mili emlak,a ait olan yerleri işgal ederek bunun karşılığında «ecri misil» ödeniyor. Yani işgal parası. Ama onlar ne kadar işgal parası ödeselerde bu onların insanlardan sahile giriş parası alma hakkını doğurmuyor.

Aslında bu haksız kazanç konusu otel sahipleri ile yargı arasında bir olay. Eğer mahkemeye verilse, anayasa mahkemesi, insan hakları mahkemesi derken yıllar sürecek.

O yüzden eğer Sinop Belediyesi insanlarına sahilleri ücretsiz kullanmasını istiyorsa, sahillere inen yolları istimlak edip  buradan sahillere girişi sağlaması gerekiyor.

Ben burada hangi tesisin ne kadar ücret aldığını yazmaktansa, konuyu en kısa yoldan nasıl çözebiliriz, ona odaklanacağım.

Kıyılar kimin sorumluluğunda tabii ki milli emlak. Kıyı kanunu diyor ki "3621 sayılı kanunun 5. maddesinde, 'Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir' deniliyor. Yine aynı kanunun 6. maddesinde ise 'Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez' ifadeleri yer buluyor."

Neyse, konumuz sahiller ve neden insanlar özgürce sahilleri kullanamazlar ve nereden girerlerse girsinler giriş ücreti vermek zorundadırlar. Sinop Valiliği Milli Emlak Müdürlüğü'nü arayarak konuyla ilgili bilgi almak istedim ve konuştuğum kişi "Off the record" olmak kaydıyla şunları söyledi:

“Bu kıyıların her tarafının ücretli olması ve vatandaşın bu alanları özgürce kullanamamasının anahtarı Sinop Belediyesi'nde yatıyor” dedi.

Sinop sahillerine kimlerin işgal parası ödediğini sorduğumda bu konuyla ilgili bilgi veremeyeceklerini ancak resmi bir dilekçe ile başvurduğumuzda konuyla ilgili bilgi verebileceklerini söylediler.

Konuştuğum yetkili,  Sinop Belediyesi'nin eğer sahillere inen imar yollarının açılması durumunda şartların oluşacağını ve bu durumda işgal ücreti ödeyen kurumların yola karışamayacağını belirtti. Yani o zaman burada görev Sinop Belediyesi’ne düşüyor ve en kısa zamanda gerekli düzenlemelerin yapılacak ve yıllardır kanayan yaraya bir çözüm getirileceğine inanıyorum.

Dün konuştuğum bir arkadaş aynen şöyle söyledi: "Yeni seçilen belediye başkanı Metin Gürbüz yıllardır meydanlarda çevre mücadelesi verdi ve bu konuyu da çözeceğini belirtmişti, umarım konuyu çözerler."

Evet, konu aslında bu kadar basit, sahillere inen yolların belediye tarafından açılması ve halkın özgürce kimseye muhtaç olmadan sahilleri kullanması umarım çok uzak değildir. Tabii ki bunun yanında belediye ve milli emlak işbirliği ile sahillerin en yoğun olduğu yerlere ücretsiz tuvaletler ve sıcak, soğuk suyun bulunduğu ve hatta düzenli olarak tuvalet kağıtlarının bulunması çok önemlidir. Muhtemelen her türlü insanın bu yerleri kullanacağından dolayı kirlilik olacaktır bu yüzden yazın her gün bu tuvaletlerin kontrolünün yapılması inanın insanlara bir özgürlük sağlayacaktır. Sonra insanlar gidip o pahalı yerlere girip şezlong mu kiralamak istiyor, istediklerini yapsınlar.

Tabii ki unutmadan asıl önemli konuyu dile getirmeden olmaz. Engelli vatandaşlarımız şartların uygun olmadığından dolayı hiçbir zaman sahil kenarına gidip o mutluluğu tatmadıkları kesin. Bu yüzden valilik, milli emlak ve Sinop Belediyesi'nin işbirliği ile engelli vatandaşlarımızın sahilleri özgürce kullanabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapması ilk görevleri olduğunu düşünmekteyim.

MERHABA BAHRi ABi
O GÜNLERİ DE GÖRÜR MÜYÜZ?
SİNOP'UN LEVENT ABİSİ
TRAFİK SORUNU...
YANGIN GÜVENLiĞi...
reklam

HABER ARŞİVİ


KÖŞE YAZARLARI