MERHABA BAHRi ABi

Köşe Yazarı: Ziya EROĞLU   Eklenme Tarihi: 23 Nisan 2024, Salı - 15:26   Okunma Sayısı: 250

Bugün 23 Nisan…
Bahar ancak kendini gösterdi. Bu sene kış yaman geçti, eski yıllardaki gibi bahar erken gelmedi.
En zor yıllarımızda her zaman yanımızda oldun, bizim gibi düşünmesen bile yine de bizimleydin, en çok da “Leylim Ley” türküsünü severdin. Seni hep anacağız Bahri Abi.
    Evet dostlar, bugünkü yazım sevgili abimiz, büyük insan, humanist, mücadeleci, gelmiş geçmiş en büyük kardelen, söylenebilecek en güzel sözlere layık insan Bahri Kalindamar. Ben kendimi bildim bileli Bahri Abi hep vardı, her zaman da olacak. Ama, onu ilk tanıdığım yıllar 1978. O zamanlar kapalı spor salonunda boks antrenörlüğü yapıyordu. Nerdeyse her seferinde bizi Nisi köyüne kadar koştururdu, o da yetmezmiş gibi bir de spor salonunun merdivenlerinden 3 kere yukarı çıkardık. İyi bir antrenördü, her şeyin en güzeli olmasını isterdi, ve başarırdı da. Boks antrenmanına gittiğimde aynı anda gençlik olayları içersindeydik, kendime fazla zaman ayıramadığımdan dolayı boks antrenmanlarını bıraktım. Nerden bıraktım, Bahri Abi eve kadar geldi, hanımına söylemiş çok sevdiğim mantı yaptırmış, bir de baktım ki kapalı spor salonuna mantı gelmiş. Dediğim gibi insancıldı Bahri Abi, her şeye insani olarak bakardı. Bahri Abi zor çocukluk yılları geçirdi, kimi zaman akrabalarının yanında, uzun süre de yetiştirme yurtlarında kaldı. Yaşantısını devam ettirmek için hep kendi ayakları üzerinde kalmaya çalıştı.

Sokaklarda çorap sattı, limonata sattı, ayakkabı boyacılığı yaptı. Yaşamak için ayakta kalmanın mücadelesini verdi. Bahri Abi kendi olanakları ile üniversitenin 3. sınıfına kadar ilerledi, ancak zor yaşam koşulları yüzünden eğitimini devam ettiremedi. 1980 yılında Sinop’taki Amerikan radarında beraber çalıştık, yani Bahri Abi ile hayatımız hep bir şekilde kesisti bundan da çok mutluyum. Geçmişte zorluklar altında geçen çocukluğunun acısını çıkarmak istiyordu, o kötü günler ile hesaplaşmak gerekiyordu, hem de en iyi şekilde. Kimsenin yapamadığı şekilde, kimsenin aklına getiremediği şekilde hesaplaşacaktı Bahri Abi. 1980 yılında dostlarının yardımı ve desteği ile tersahanede küçük bir arsaya aş evi yaptı, ismini de “Hey Yavrum Hey” koydu. Tersahanede kim varsa desteğini esirgemedi “Hey Yavrum Hey” aş evinden. Öyle bir hız ile çalışılıyordu ki yetişmesi lazımdı 23 Nisana. Ve yetiştirildi. “Aş evi” 23 Nisana hazır olmuştu. Bahri Abi büyük bir inançla 23 Nisanda Sinop’ta tüm çocuklara çocukluklarını yaşayıp, çocukluklarının tadını çıkarabilecekleri mutlu bir gün sunmak istedi. Ve o küçücük 10 taburenin bile zor sığdığı aş evinde bütün çocukları misafir etti. Böyle bir organizasyonu yapmak için elinde hiçbir maddi olanakları olmayan Bahri Abi yılmadı, el ilanları bastırdı. El ilanında şöyle yazıyordu: “Anneler, babalar! 23 Nisan Çocuk bayramında çocukları sevindirmek ister misiniz? İşte size bir fırsat: 23 Nisan 1980 Çarşamba günü bayram merasiminden sonra “Hey Yavrum Hey” Salep-Cay-As Evinin çocuklara vereceği “herşey bedava” kampanyasına eğer isterseniz siz de katılabilirsiniz. Örneğin: Evinizdeki eski oyuncakları, eski veya kullanılmayan, küçük elbiseleri, veya kurabiye, nokul, şeker, çikolata veya pişireceğiniz bir tencere yemeği “Hey Yavrum Hey” Salep-Cay aş evine getirip çocuklara kendiniz verebilirsiniz. Unutmayın! Çocuk sevilirse zengin, dövülürse fakirdir.” “Unutmayın! Çocuk sevilirse zengin, dövülürse fakirdir” sözü Sinop’ta bir ilki gerçekleştirdi. Herkes seferber oldular. Bir ilçenin belediye başkanı 5000 lira ile destek olacağını söylüyor. Bütün esnaf, şeker getiren ayrı, pastahanelerden pastalar kurabiyeler. Otobüs firmasının bir tanesi bütün koltuklara oyuncak koyarak çocuklara hediye verdiler ve çocukları o gün otobüs ile gezdirdiler. Balıkçı motorları o gün denize çıkmayıp çocukları motor ile denizde gezdirip çocuklara balık çorbası ikram edeceklerini söylüyorlar. Sinop’ta herkes seferber oldu, sağlık, belediye valilik.

Ama Bahri Abi en önde kendi çabaları ile. Bu vesile  ilk defa çocuklara layık oldukları şekilde bir çocuk şenliği düzenledi. O günkü oradaki çocukları görmek lazımdı, bazen keşke ben de o zaman çocuk olsaydım diyesi geliyordu insanın. 1980 askeri darbe ülkenin üzerine bomba gibi düştü. 650.000 kişi tezgahtan geçirildi, sindirilmiş bir toplum yaratıldı, kimse gık çıkaramıyor, çıkarani yok ediyorlar. İşte o zamanlar bile “Hey Yavrum Hey” de Leylim Ley türküsünü çalarken.
    

Sen o zamanlar bizim koruyamadığımız dostlarımızı sen korudun Bahri Abi. Bundan sonra da senin anını biz koruyacağız, dostların hep yanında olacak. 1980 ilk çocuk şenliğinden sonra, çocuk şenlikleri internasyonal bir ivme kazandı. 1981 23 Nisan ayında Sinop çocuk kulübü bütün dünya çocuklarını Sinop’ta topladı. Bu ülkeler arasında Sovyet cumhuriyetleri, Azerbaycan’dan, Rusya’dan, Bulgaristan’dan, Romanya’dan çocuklar geldiler. Çocuklar büyük bir organizasyon aracılığı ile Sinop’lu ailelerde misafir kaldılar. Dünyanın insanını Sinop’ta buluşturmuştu. Bu çocuk şenlikleri hakkında sayfalar dolusu yazılar yazılabilir. Ancak bir tek konuyu geçmeden edemeyeceğim. Bahri Abinin bu çabası yanında bir sürü genç de vardı onlar da aynı Bahri Abi gibi çalıştı, çabaladı.
Hiçbir kişisel çıkarları yoktu, insanları insan oldukları için seviyorlardı. Onlar için, beyazı da bir, siyahı da bir’di. Yıllar içerisinde gücünün yettiği kadar çocuk şenliklerini devam ettirdi. Ama bir tek şey unutulmamalı. Bahri Kalindamar Türkiye’de bir ilk’e imza attı. Türkiye Büyük Millet Meclisinden bile önce ilk defa uluslararası çocuk şenliğini Sinop’ta yaptı. Sonradan TBMM her yıl geleneksel çocuk şenlikleri yapmaya başladı.
    

Bugün 23 Nisan Bahri Abi, sen yine bizim anılarımızda, hep vardin hep olacaksin. Sen ki bu şehirde 23 Nisan 1980 Çarşamba günü Sinop’un çocuklarına unutamayacakları bir gün yaşattın. Kendin bilmiyordun, çocukken nasıl mutlu olunacağını!

Seni saygı ile anıyorum.

MERHABA BAHRi ABi
O GÜNLERİ DE GÖRÜR MÜYÜZ?
SİNOP'UN LEVENT ABİSİ
TRAFİK SORUNU...
YANGIN GÜVENLiĞi...
reklam

HABER ARŞİVİ


KÖŞE YAZARLARI